Modernizmi ve Art Deco akımını etkileyen Eileen Gray, bugün mimar ve tasarımcı kimliğiyle 20. yüzyılın en önemli isimlerinden biri sayılıyor. Le Corbusier ve Mies Van Der Rohe gibi çağın öncü isimleriyle birlikte anılan çokyönlü tasarımcı, bıraktığı eserleriyle fotoğraftan tekstile, tasarımdan mimariye her kuşaktan sanatçı ve tasarımcıya ilham vermeyi sürdürüyor. 1
İrlandalı mobilya tasarımcısı ve mimarlıkta Modern Hareketin öncüsü Eileen Gray (d. Kathleen Eileen Moray Smith; 9 Ağustos 1878 – 31 Ekim 1976). Kariyeri boyunca Kathleen Scott, Adrienne Gorska, Le Corbusier ve partneri Jean Badovici de dahil olmak üzere çağının birçok önemli Avrupalı sanatçısı ile çalıştı. En ünlü eseri Roquebrune-Cap-Martin’de (Fransa) E-1027 olarak bilinen evdir. 2
Sanatın ve hayatın koyduğu normların hep dışına çıkmış Eileen Gray, 1920’lerin avangardı içinde yaratıcı, bağımsız, başına buyruk, sıradışı bir kadın. 20. yüzyılın en bilinen tasarımlarından bazılarını yapmasına karşın, zamanın hiçbir akımına ya da grubuna katılmamış, benimsediği modernist mimarlığın kimi düsturlarına karşı koymaktan geri kalmamış non-konformist bir ikon.
Bir tasarımcı kariyeri boyunca modernizmi hem tanımlayıp hem de onu inkar edebilir mi? Bahsi geçen tasarımcı Eileen Gray ise bu elbette mümkün. Eileen Gray 1878 yılında İrlanda’da oldukça zengin, aristokrat bir ailede doğuyor. Üniversite eğitimini günümüzde bile İngiltere’nin en iyi sanat okullarından birisi olan Slade School’da, resim bölümünde tamamlıyor. Gray aynı zamanda bu okula kabul edilen ilk kadın öğrencilerden birisi. Eğitimini tamamladıktan sonra, 1902 yılında Paris’e yerleşip burada Japon bir ustanın vernik atölyesinde çalışmaya başlıyor. Dönemin Art Deco stilindeki dekorasyon anlayışında elde verniklenmiş mobilyaların önemi büyük. Gray de Japon ustasından edindiği Uzak Doğu etkilerini resim eğitimi ve elbette kendi tasarım diliyle birleştirince ortaya benzerlerinden hem el işçiliği hem de görüntü olarak çok daha üstün ürünler çıkıyor. Onun elinden çıkan parçalar Parizyen aristokratların dikkatinden kaçmıyor ve Gray, kadınların yok hükmünde olduğu Paris’teki dekoratif sanatlar sahnesine yepyeni bir soluk getiriyor. Bu sayede rüzgarı ardına almayı başarırken kariyerinin bir sonraki etabının da temellerini atıyor. Gray, o dönemde partneri olan mimar ve mimarlık eleştirmeni Jean Badovici ile birlikte Galerie Jean Désert isimli bir showroom açıyor. Galerie Jean Désert’de hem vernik işlerini sergiliyor hem de dekorasyon projeleri alıyor. Dönemin ünlü modacısı Suzanne Talbot’nun evinin dekorasyonunu yapmak kariyerindeki mihenk taşlarından birisi oluyor. Talbot evi, egzotik desenlere eşlik eden hayvan postlarıyla Fransız Art Deco stilinin kitabi bir örneği oluyor. Ancak sorun şu ki Eileen Gray kendisini hiçbir zaman Art Deco stiline yakın hissetmiyor. Gray, Talbot evi için tasarladığı bir ürün olan Bibendum Chair’de metal boru görünümlü ayaklar ve kıvrımlı bir gövde kullanıyor. Bibendum Chair, henüz ayak sesleri bile duyulmaya başlamamış olan mid-century modern stilinin A’sı B’si ve C’si niteliğindeki metal borunun sahneye ilk çıkışlarından birisi belki de ilki oluyor. Bir sonraki dekorasyon projesi Rue de Lotta’dan geliyor. Gray bu evin yer aldığı binanın mimarisine hayran kalıyor ve kalbini mimariye kaptırıyor. Bu konuda hiçbir eğitimi olmasa da verniğe ayırdığı zamanları artık mimari çizimlere ayırıyor ve Jean Badovici’nin de yüreklendirmesiyle onun için yeni bir dönem başlıyor. 3
Gray’in en önemli eseri, bir modernite manifestosu sayılan 1929 yılında Roquebrune-Cap-Martin’da Romanyalı mimar Jean Badovici ile birlikte yaptığı E1027 evi. 1926 yılında yapılan villanın tasarımı, spor, eğlence ve iş düşkünü Jean Bodovici’yi temsil eden minimalist bir ihtiyaçtan yola çıkar. Dikey akslar (yukarıda terasa açılan spiral merdiven) ve yatay düzlemler (çatı terasıyla taçlanan iki kat)in kombinasyonu olan villa merkezi bir oda etrafında kurgulanmış. Güneşin geliş yönüne göre konumlanan iç mekanlar, sayısız kayar pencerelerle dış mekanla iletişim halinde. Organik bütünlüğüyle E1027 duyarlı modernliği temsil eden örnek yapılardan biri. Burada Gray ve Badovici çıkış noktalarını “mimari strüktürün içinde mutluluk duygusu veren, bütünün bir parçası olarak hissedebileceği bir mekan yaratmak” olarak tarif ediyordu.
1931 yılında Eileen Gray, Tempe a Palia evini tasarlar; baştan aşağıyla tümüyle kendisinin tasarladığı tek projedir. Yapı, 1934 Menton tepelerinde eski sarnıçların bulunduğu, üzüm bağlarının ve limon ağaçlarının arasında arazinin içinde kaybolmuş görünüyordu. Tempe a Pailla, E1027 evinden de bazı konseptleri ödünç almıştır. Gray bu projesinde, Le Corbusier ve Pierre Jeanneret‘nin “yeni mimarlık” tanımının kuralına uymaktansa bağımsız ruhuna uygun davranarak, kendi isteklerine ve ihtiyaçlarına göre evi kurgular; mimari ve mobilya ilişkisini en üst seviyeye çıkararak, prototip mobilya serisi çıkarır. Hareketli bir çekmeceli dolap, oturma elemanı-merdiven havluluk, çekilebilir bank ve uzayabilen gardırop gibi…
Bibendum sandalye
Yenilikçi Bibendum sandalyesi, 20. yüzyılın en ünlü mobilya tasarımları arasında. Daha çok, dinlenme ve sosyalleşme için tasarlanan sandalyenin sırtlığı ve kolçağı iki deri kaplı döşemeli yarım daire biçiminde borudan oluşuyor. Gray’in şapka tasarımcısı Madame Mathieu Lévy için tasarladığı bu sandalye için Bibendum adını seçerken Michelin lastiklerinin karakterinden esin almıştır.
Bibendum sandalyenin görünen kısmı, parlak krom kaplama paslanmaz çelik borulardan oluşuyor; oturma fontunun kayın ağacından, sırtlık ve kol kısmı açık renk deri kaplı. Yalın formuyla kırmızı Serpent sandalye ve Pirogue Bota Bed de tasarlamıştır. Bugün Bibenduim sandalye modernist bir akımın parçası olarak daha geleneksel olan önceki işlerinden tümüyle farklıdır ve o zamana göre şaşırtıcı bir modernliğe sahip.
76 yaşındayken yerel bir mimarın yardımıyla Eileen Gray, 1939 yılına kadar sahibi olduğu kır evini ek binasını ve restorasyonunu gerçekleştirir. Bağların kalbinde Saint Anne kilisesine yakın bir noktada Saint Tropez’nin güneyinde konumlanan ev, basit hacimler, rustik malzemeler ve doğaya yakınlık gibi mimarlık anlayışının temel ilkelerini yansıtan tipik bir örnek oldu. Evin mimarisinde, iç mekan ve dış mekan ilişkisi birbirine geçerek kendine özgü bir yalınlık ve zarafet sergiliyordu.
Eileen Gray, objeleri analiz etmek, onlara ruh katmak ve mükemmele ulaştırmak konusunda derin bir sezgiye sahiptir. Günün modası ya da trendlerinden uzak işler üretiyor olması, ilkelerinden ödün vermeden, özgür bir ruha kavuşmasını sağlar. Yaşamının son gününe dek bitmez tükenmez enerjisini kendi yalnızlığı içinde bulur. 4
Tam olarak hiçbir akıma körü körüne bağlanmayan bu özgür ruhlu kadın, cinsel eğiliminde de kendini kalıplara sokmadı. Özel hayatında oldukça özgür olan Eileen, tasarımcı olarak çekingen bir yapıya sahipti; kendini hiçbir zaman ticari bir tasarımcı olarak görmedi. Tasarımlarını dünya pazarına ancak ölmeden önce, Zeev Aram ile çalışarak soktu. Erkek egemenliğindeki tasarım sektöründe o kadar mütevazi kalır ki ismi, 1967’de Domus adlı dergide yayınlanan bir makaleye kadar neredeyse unutulmuştu. 1972’de, Yves Saint Lauren’in, Le Destin adındaki paravanını satın almasıyla, Gray’in ismi tekrar duyulmaya başladı. Aynı yıl Londra’da ilk retrospektifi Eileen Gray: Pioneer of Design başlığıyla açıldı. Ertesi sene sergi Dublin’de devam etti ve The Royal Institute of the Architects of Ireland, 95 yaşındaki bu öncü tasarımcıya fahri üyelik verdi. Böylelikle, mimarlık eğitimine sahip olmamasına rağmen bu alanda da kendini kanıtladı. Bibendum sandalyesi de yine aynı yıl diğer birçok tasarımı ile birlikte ilk kez seri üretime girdi ve günümüzde hala üretilmeye devam ediyor. 5
Eileen Gray’in başarıları yaşamı boyunca sınırlıydı. Reyner Banham’a göre, “[Eileen Gray’in çalışması] aynı zamanda kişisel bir tarzın ve tasarım felsefesinin bir parçasıydı; bu, uzmanlar çevresi için fazla zengin bir şeydi. Ve eğer uzmanlar sizi yayınlamadıysa, özellikle otuzlu, kırklı ve ellili yılların büyük nizamını tanımlayan kitapta kayıt dışı kaldınız ve bilimsel söylem evreninin bir parçası olmaktan çıktınız demektir.”
İrlanda Ulusal Müzesi’nin Collins Barracks bölümünde onun çalışmalarının sürekli sergisi yer almaktadır.
Şubat 2009’da Eileen Gray’in 1917-1919 yılları arasında yaptığı (eski patronu Suzanne Talbot ve daha sonra Yves Saint Laurent ve Pierre Bergé koleksiyonunun bir parçası tarafından satın alınan) “Dragons” koltuğu Paris’te açık artırmada 21,9 milyon Avro (28,3 milyon ABD Doları) bedelle satılarak 20. yüzyıl dekoratif sanatı için bir açık artırma rekoru kırdı.
2016’da Eileen Gray’in yaşamı üzerine Arzunun Bedeli adlı bir biyografik film gösterime girdi. 6
Kaynakça:
1— Şiirsel Modernizm: Eileen Gray (agacinizinde.com/portre/eileen-gray)
2— Eileen Gray (tr.wikipedia.org/wiki/Eileen_Gray)
3— Non-Konformist Bir İkon (sanayi313.com/tr/paper/finds-tr/non-konformist-bir-ikon/)
4— Şiirsel Modernizm: Eileen Gray (agacinizinde.com/portre/eileen-gray)
5— Eileen Gray ve Özgür Tasarımcı Ruhu (aposto.com/s/6228ed4c6843080006491b3e)
6— Eileen Gray (tr.wikipedia.org/wiki/Eileen_Gray)